OKUMAYA YENİ BAŞLAYANLARA

Behçet Koray


Diyojen - Sen Beni Aşağılayabilirsin Ama Ben Aşağılanmam (Hazırlayan: Aslı Peker)

Antik dönemin sivri dilli ve özgür ruhlu filozofu Diyojen’in yaşamı ve düşünceleri günümüzde bile hala ilham verici ve düşündürücüdür. Diyojen'in yaşam tarzı, günümüzün tüketim toplumuyla çelişmektedir. O, hiçbir mülk ve mal sahibi olmamış, basit bir yaşam sürmüş ve özgürlüğünü en yüksek değer olarak görmüştür. Günümüzde her şeye sahip olma arzusuyla boğuştuğumuz bir zamanda, Diyojen'in hiçbir şeye sahip olmamanın hafifliği ve mutluluğuyla nasıl bir hayat sürdüğünü görmek bize büyük dersler verir. Kitap, kısa kısa bölümlerden oluşması sebebiyle sıkılmadan ve kolaylıkla bitirilebilecek niteliktedir. Diyojen'in sivri dilli üslubu ve hazır cevapları, okuyucuya düşündürücü bir deneyim sunar.

Diyojen hakkında daha fazla öğrenmek için ek olarak Milzurat dergisinin 3. sayısında bulunan ‘’Sinoplu Kinik Diyojen’’ adlı yazımı okuyabilirsiniz.


Rüştü Onur & Muzaffer Tayyip Uslu & Kemal Uluser – Kara Elmas Diyarından (Toplu Eserler) (Hazırlayan: Bilgin Güngör)

Bu kitaba bu öneri yazısında yer vermek torpil mi olur bilmiyorum, zira bu yazıyı düzenlerken hiç şiir kitabı koymadığımı fark ettim ve idollerim olduklarından dolayı şiir dedim mi aklıma bu adamlar gelir. İkisinin hayatı Kelebeğin Rüyası adlı filmde anlatılan bu üç zat-ı muhterem, Zonguldak edebiyatının temelidir diyebilirim. Zira kitapta bütün şiirlerini bulacağınız gibi diğer türdeki değerli yazılarına da rastlayacaksınız. Uluser daha ziyade düzyazıya yoğunlaşmış olsa da Onur ve Uslu’nun Garip akımına verdiği değerli ürünleri gördüğünüz de zannediyorum sizin de aklınıza şu soru gelecek; ‘’Ya erken yaşta ölmeselerdi?’’

Garip demişken, Orhan Veli’nin bu üç zat için söylediği sözü hatırlayalım; “Son yıllarda Zonguldak üç büyük yetenek yetiştirdi: Biri Rüştü Onur, biri Kemal Uluser, biri de Muzaffer Tayyip. Bu ne biçim keder! Üçü de arka arkaya öldüler”


Montaigne – Denemeler (Sabahattin Eyüboğlu Çevirisiyle)

Montaigne'in "Denemeler"i, edebiyat dünyasına deneme türünü kazandıran önemli bir eserdir. Kendi iç dünyasını anlatırken alçak gönüllü bir tutum sergileyen Montaigne, aslında genel insanlık üzerine de mesajlar verir. Düşünce zenginliğiyle dikkat çeken bu eser, hümanist kültürün önemli bir kaynağıdır. 16. yüzyıldan günümüze kadar geçerliliğini koruyan kitap, okuyuculara yaşamın karmaşıklıklarını anlama ve derin düşüncelere dalma fırsatı sunar. Montaigne'in "Denemeler"i, sadece edebiyat tarihine değil, felsefe ve insan düşüncesi üzerine yapılan çalışmalara da katkı sağlar. İnsanın iç dünyasını keşfetme arzusuyla yazılan bu etkileyici eser, kendi düşüncelerini sorgulama ve içsel yolculuk yapma fırsatı verir. Her zaman taze ve ilham verici bir okuma deneyimi sunan bu kitap, kendi iç dünyasını keşfetmek ve insanlık hakkında derinlemesine düşünmek isteyen herkes için bir başvuru kaynağıdır.


Stefan Zweig  - Satranç

Stefan Zweig'ın "Satranç" adlı kitabı, kendini bulmaya çalışan bir adamın hikayesini anlatır ve sadece bir oyun değil, aynı zamanda insan psikolojisini keşfetme yolculuğudur. Roman, yaşama ve hayatta kalma isteğinin gücünü vurgulayarak, içimizdeki bitmek bilmeyen yaşama arzusunu ön plana çıkarır. Duygusal yoğunluklar, hırslar, ustalaşma ve bilgisizlik arasındaki çatışmalar, asalet ile sonradan bulma arasındaki fark ve diğer temalar ustalıkla işlenir. Satranç oynamak, sonsuz ihtimalleri hayal etme yeteneğini simgeler ve karakterin zekasını ve kişiliğini yansıtır. Ayrıca, kendine karşı olan zorunlu sadakatin, zihni tüketen ve okuyucuya derin bir psikolojik tahlil sunan bir konu olduğu vurgulanır. Zweig, bu temaları incelikle işleyerek, okuyucuları karakterlerin iç dünyasına çeker ve onların deneyimledikleri duygusal çatışmaları yaşamaya davet eder. "Satranç", sadece bir oyunun ötesinde, insanın iç dünyasını keşfetme yolculuğudur. Stefan Zweig'in ustalıkla işlediği bu roman, okuyuculara derin düşüncelere dalmak ve insan psikolojisini anlamak için bir fırsat sunar.


Franz Kafka - Dönüşüm

Franz Kafka'nın "Dönüşüm" adlı kitabı, ana akımdan ayrılan bireylerin toplum tarafından dışlanma ve hoşgörüsüzlükle karşılanma hikayesini işler. Böcek metaforu üzerinden, farklı olmak isteyenlerin yaşadığı trajediyi ve toplumdaki farklılıklara duyulan tahammülsüzlüğü vurgular. Kafka, insanın hayatla ilişkisini metaforlarla anlatarak, karanlık bir odadan bakışımızı ve dışlanmışlık hissini aktarır. Kitap, insanın sadece iş yapabilirliğiyle ölçülen bir toplumun nasıl tahammülsüz olduğunu eleştirir ve insanların birbirine olan muhtaçlığını ve bu muhtaçlığın nasıl sömürüldüğünü işler. "Dönüşüm", dışlanmanın ve toplumsal yabancılaşmanın duygusal ve psikolojik etkilerini gösterirken, insan doğasının karanlık yönlerini de açığa çıkarır. Bu kitap, sadece bir böcek hikayesi değil, aynı zamanda insanın iç dünyasına ve toplumsal yapıya derinlemesine bir bakış sunar.