KELİMELERİN TAŞIDIĞI YÜK
Azra Can
KELİMELERİN TAŞIDIĞI YÜK
Azra Can
Her kelime, bir gövdenin altında ezilir. Biz fark etmesek de, kullandığımız her sözcük bir geçmiş taşır; bir çağrışım, bir anı, bir iz… Dili hafife alırız çoğu zaman. Oysa dil, insanın en ağır silahıdır. Bir cümleyle sevdiririz kendimizi, bir cümleyle kaybettiririz. Bir kelimeyle başlar bazen ayrılıklar, bir başka kelimeyle onarılacak gibi olur her şey—ama çoğu zaman geç kalınmıştır.
İnsan, kendini ifade etmekle değil, ifade edememekle yıpranır. Ve kelimeler... Kimi zaman sırf bu yüzden taşar içimizden, zamanlaması bozuk, anlamı eksik, niyeti bulanık şekilde… Sonra susarız. O kelimenin ağırlığı, “söyledim ama anlatamadım” çaresizliğine dönüşür. Herkes suskunluğun suçunu üstlenir, ama kimse kelimenin yükünü paylaşmaz. Bazı kelimeler yumuşaktır: "Gel", "kal", "özledim", "merhaba"... Ama bazıları vardır ki dikenlidir: "Keşke", "yeter", "artık", "bitti". Ses tonunu değiştirirseniz, anlam da değişir. Hangi kelimeyle başladığınız değil, hangi kelimeyle sustuğunuz belirler hikâyenizi. Çünkü bazen en çok sustuğumuz yerde başlar yükümüz. Ben kelimelerin, gözle görülmeyen taşlar olduğuna inanırım. Kimimiz onları dilimizde taşırız, kimimiz yüreğimizde. Kimimizse başkalarının sırtına yükleriz farkında bile olmadan. “Sadece bir şey söyledim” kolaycılığıyla savunuruz kendimizi. Oysa söylemek, yalnızca ses üretmek değildir. Söylemek, bir iz bırakmaktır. Ve iz bırakmak, sorumluluk ister. Söz, bazen bir yıkım, bazen bir direniştir. Bazı insanlar kelimelerden bir ev inşa eder; içine dostluk, sevgi, güven yerleştirir. Bazılarıysa kelimelerle duvar örer; kimseyi yaklaştırmaz, kimseyi içeri almaz. Aynı kelime, iki farklı ağızda iki farklı kader doğurur. Bu yüzden yazar olmak, sadece cümle kurmak değil, taşıdığın yükün farkında olarak yürümektir.
Yazmak, çoğu zaman susmanın estetik biçimidir. Anlatamadığımız her duygunun döküldüğü bir sığınaktır yazı. Yazar, kendini anlatmaz aslında; kendini aşarak başkalarının suskunluğuna tercüman olur. Çünkü herkesin konuşacak gücü yoktur, ama herkesin içinde yankılanan bir cümle vardır. Ben yazarken kelimeleri seçmem. Onlar beni bulur. Yaralı olanlar, eksik olanlar, tamamlanmayı bekleyenler... Ve her kelime geldiğinde bana şunu hatırlatır:
“Ben yalnızca bir araç değilim; ben bir yoldum, bir yıkımım, bir yeniden doğuşum.” İnsan, bazen kelimelerle büyür, bazen kelimelerin altında kalır. Ama ne olursa olsun, her insan taşıdığı kelimeler kadar görünür, sustukları kadar derindir. Ve bazı kelimeler... Ömür boyu susar, yine de yürekte bağırır durur.
Görsel: freepik.com