Düşünsüzleştirme Çabası
Atilla Kaan Kavrak
Geç gelen farkındalığım, rastlantıların hükmünden aldığım fazlalıklara saldırıverdi.
Bakıyorum ki beyinde tümör, zihinde mânasız, kayıp kişilikler sürüsü.
Yalnızlığı özledim, tadını...
Kırıklıkların içe vurumu olmaktan ziyade, başarabilirsen kaçmanın huzuru.
Ömrünün sonuna yetişme çaban niye? Antik kültürün, atıklarına hevesin.
Sessizliğin sesinin; Loş sarı ışığım ve düzensiz duvarlı, hafif tozlu odamda, kulak zarımı delmesini dinliyorum.
Delinen kulağımın hasarı artarken ve derinleşirken, bozmak geçiyor içimden, nafile.
Sessizliğin sesi öyle kolay bozulmaz, ilk kendin ile yüzleşmen, sonra dünya ile yüzleşmen gerek. Sessizliğimin sesi hiç dinmeyecek gibi geliyor, kafamın içinde hep o loş sarı ışıklı, düzensiz duvarlı odada dönüp duruyorum, bazı bazı geldiklerinde bana kafamı düzensiz duvarlarıma sürtüyorum, nafile.
Yalınlıktan yalnızlık yolculuğumda, kendime ramak kala çarptığım, çarpık sevgileriyle maskelenmiş çarpık zihinlerin esiri oldum, ister istemez. İnsanlık hali. Vicdan azaplarında kavrulmuş ay çekirdeğiydi tek öğünüm, afiyetle yedim.
Ömrümün sonuna yetişme çabam anlam kazandı, beslendikçe, tükettikçe…
Görsel: freepik.com